Kaç gündür yoğun tempom nedeniyle yazamıyordum. Geçte olsa bu geçen 2 hafta içinde kayda değer olan olayları yazmaya başlıyorum.
25 Aralık Pazar günü komşu ilçe olan Mustafakemalpaşa'ya işlerim nedeniyle gittim. Gitmişken de arıcı hocamız Halil Bilen'e uğramamak olmazdı tabi.Hava son derece soğuktu, kış her yerde hissediliyordu. Ada Bahçe'ye doğru yol alırken son günlerde yağan yağmurdan nasibini Mustafakemalpaşa deresi de almış, epey bir kabarmıştı.
Uzun süredir telefon konuşmalarımızda bahsediyordu, inşaatla uğraşıyorum diyordu. Halil Ağabey'imiz konteyner kulübesine bir oda ve tuvalet eklemiş. Belki biraz uğraştırmış ama çok da güzel olmuş. Yer kazanmış.
Bahçenin köşesine bir de ocak yapmış Halil Ağabey, çay demlemek için çok uygun, odun da bol ama gel görki hava çok soğuk. Her ne kadar ateş olsa da donmamak elde değil. Bakmayın siz Halil Bey'in ortada gezindiğine, kalın giyinmiş. Ben tabi kapalı sıcak bir yerde otururuz diye çok kalın giyinmedim. Tabiri caizse Kırım iti gibi titredim o gün orada.
Sohbet genelde Halil Bey'in vereceği varroa ile verimli mücadele semineri etrafında geçti. Zaman zaman soru cevap ta yaptık elbette.
Biz orada çayları yudumlarken emekli öğretmen ve arıcı ağabeyimiz Refik Koca geldi.
Kendisiyle sohbet ederken bu yıl davulgaların neden açmadığını ondan öğrendim. Davulgaların açması için bizim bu yörede Ağustos sonu ve Eylül başında yağmur yağması gerekirmiş. Ancak belirttiğim tarihlerde kuvvetli bir iki yağmur olursa davulgalar açarmış. Bu yıl yağmurlar eğey bir gecikti. Bu bilgi tecrübe defterimize not ettik.
Gözüme takıldı, arıların su içmesi için yapılmış bir yalak. Benzer bir sistem benim kafamda da var. Neyse Halil Bey bitirsin sulama sistemini de belki onun yaptığından bizde esinleniriz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder