26 Kasım 2011 Cumartesi

Hatalar ve Ödenen Bedeller


Uzun süredir hem bloğumdan hemde forumdan (www.aricilik.gen.tr) ayrı kaldım. Babamın bir zeytin bahçesi var, kendisi yaşını aldığı için ilgilenemiyor artık. Bahçenin tüm bakımı, ilaçlaması, çapalaması ve bilimum işi bana düşüyor. Kasım ayı itibarı ile zeytinde hasat zamanı. Bu yüzden çok yoğun geçen bir 8 günden sonra arılara gitmek ancak fırsat bulabildim.

Atalar demiş ya "dervişin başı bitten paçası itten kurtulmazmış" diye, bu yıl bende öyle işlere yakalandım ki herşeyde geç kaldım. Sonbahar beslemesinde geç kaldım. İlaç vermede geç kaldım. Aslında hafta başı fondan şeker getirtmeme rağmen zeytin hasadından dolayı bir türlü fırsat bulup arılara götüremedim.
Öğleden sonra saat 15 civarı yola çıktım. Havanın güneşli göründüğüne aldanmayın. Aslında buz gibi soğuk.
Arılara vereceğim fondan şekerleri hazırladığım yer soğuk olduğundan anlamamışım, ellerime biraz fondan şekeri bulaşmış. Hem elimin ısısından hemde arabanın kaloriferlerini açınca ısınan ortamdan ellerim vıcık vıcık oldu.
Arılara yaklaşırken kır çeşmesinde ellerimi yıkamak için mola verdim.
Çeşmenin hemen arkasında görünen arılar köy muhtarımız Ferhat Sivat'ın arıları. Eskiden arıları daha kalabalıktı ama sonbaharda epey kayıp yaşadı. (Tabi ben bu düşüncelerle manzarayı izlerken aslında kendi durumumunda çok farklı olmadığını bilmiyordum.)

Muhtarımda boşalan kovanları temizlemiş ve istiflemiş. Bahçenin önüne çıkarmış. Belki de eve götürecek.
Kısa süre orada oyalandıktan sonra tekrar arabaya bindim ve benim ekibin yanına geldim.
Hava serin olduğu için uçan tek tük arı vardı ama genelde herkes içeri kovanına çekilmişti.
Varoa, beslemede gecikme, yaşlı ana gibi çeşitli nedenlere bağlı eksilmeler oldukça fazla. Keşke hatalar yapmasaydıkta, arada boşluklar olmasaydı hiç. Neyse herşey hayırlısı, kısmet. Şu saatten sonra yapılacak çok da bir şey yok.
Daha önceden hazırladığımız fondan şekerler. Bu yıl ilk kez 2 kglık paketlerde aldım. Kovayla almaktansa böyle paketli daha kolay oluyormuş. Tek yapmanız gereken bir bıçakla dörde bölmek.
Hava çok soğuk olduğu için arılar salkımda, o yüzden kovanlarıı körük kullanmadan aralayıp şeker vermeye başladım fakat her ihtimale karşı körüğüm içi dolu bir şekilde hazır.

Arılar salkımdayken kapakları açmak ve arıya bakmak çok kolay. Keşke arılar her zaman böyle kalaba ve telaşlı hayvanlar olmasalar. O zaman arıcılık bebek oyuncağı olurdu.
...
Sonra neler oldu?
Bu fotoğraftan sonra karşılaştığım manzarayı resimlemeye gönlüm el vermedi. Yine bir kısım kolonim kendi hatalarım yüzünden (varoa ile yeterince mücadele edilmemesi, zamanında besleme yapılmaması, anaların bir kısmının yaşlı olup yenilenmemesi,... vb) sönmüş. Moralim çok bozuldu. Hayvanlarla yeterince ilgilenmediğim ve günahlarına girdiğim için kendime kızdım.

Bu iş böyle olmayacak. En kısa sürede ana yetiştirmeyi öğrenmeli ve bu iş için gerekli malzemeleri düzmeliyim.
...
Hani derler ya, çiftçiyi kesmişler, içinden kırk tane seneye çıkmış, işte o hesap gelecek sezon yapılacakları buraya not düşüyorum. Umarım tamamını zamanında gerçekleştirebilirim.

1. Çeşitli asitler kullanılarak varoa ile daha etkin mücadele edilecek,
2. Sonbahar beslemesi zamanında ve tatmin edici seviyelerde yapılacak,
3. Kraliçe arı yetiştirme yöntemleri öğrenilecek ve bu yöntemler aktif olarak uygulanacak.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder