Arıcılığın Kilometre
Taşlarından
Karl Ritter von
Frisch
(20 Kasım
1886 – 12 Haziran 1982)
Avusturya kökenli etolog (etoloji: hayvan davranışlarını inceleyen
bilim dalı). 1973 yılında, Nikolas Tinberger ve Konrad Lorenz ile birlikte
Nobel Tıp Ödülünü (Fizyoloji) almıştır. Çalışmaları ve buluşları bal arısının
duyumsal algılarına odaklanmıştır ve Frisch arıların kıçlarını sallayarak yön
tarif etmesini ilk keşfeden bilim adamıdır. Diğer bilim adamları, teorisini, o zaman
tartışmış ve kuşkuyla yaklaşmışlardır. Ancak son yıllarda, Frisch’in teorisinin,
eksiksiz tam bir analiz olduğu kanıtlanmıştır.
Karl von Frisch, bir ürolog ve aynı
zamanda da cerrah olan Anton Ritter von Frisch’in oğludur. Tamamı üniversitelerde
profesörlük derecesine kadar yükselen dört kardeşin en küçüğüdür. Bilimsel kariyerinin
başlarında, Viena’da Hans Leo Przibram’in yanında ve Münih’te Richard von
Hertwig’in yanında tıp üzerine çalışmalarda bulunmuş ancak daha sonra doğa bilimlerine
yönelmiştir. Doktorasını 1910 yılında tamamlamış ve aynı yıl Münih Üniversitesi
Zooloji Bölümünde asistan olarak çalışmaya başlamıştır. 1912 yılında aynı bölümde zooloji ve
karşılaştırmalı anatomi derslerini vermeye başlamış ve 1919 yılında, kendisine
profesörlük unvanı verilmiştir. 1921 yılında Rostock Üniversitesi’ne Zooloji
profesörü olarak atanmış ve enstitü yöneticiliği yapmıştır. 1923 yılında,
Breslau Üniversitesi’nin yönetimde görev alma davetini kabul etmiş ve 1925’te
Zooloji Enstitüsü’nün başkanı olarak Münih Üniversitesi’ne geri dönmüştür.
Enstitünün II.Dünya Savaşı’nda bombalanması üzerine, 1946’da Graz
Üniversitesi’ne geçmiş ve 1950’de Münih Enstitüsü tekrar açılana kadar
çalışmalarına burada devam etmiştir. 1958 yılında Münih Üniversitesi’nden
emekliye ayrılmış fakat araştırmalarını devam ettirmiştir.
Araştırması
Karl von Frisch Avrupa Balarısı (Apis
mellifera carnica) üzerine çalışmalarda bulunmuştur.
Balarısının
Algılaması
Koku Hissi: Frisch,
balarısının, çiçek açan çeşitli bitkileri koklayarak ayırt edebildiğini ve her
arının “çiçek sadakati” olduğunu keşfetmiştir. [Çiçek sadakati (İng. “flower constant”): Arının, sabah ilk konduğu
çiçekten sonra, tozlaşma sağlamak amacıyla, sürekli olarak aynı ırk çiçeğe
konma davranışı.] Frisch, şaşırtıcı bir şekilde, arıların “tatlı”
hissinin, insanın tatlı hissinden çok az üstün olduğunu da keşfetmiştir.
Optik algılama: Frisch, klasik
şartlanma kullanarak, bal arılarının renkleri ayırt etme yeteneğinin olduğunu
kanıtlayan ilk bilim adamıdır. Arıları, önce, mavi renkli kart üstüne
yerleştirilmiş küçük bir kaptan, şekerli su ile beslenmeye alıştırmıştır. Daha
sonra mavi renkli kartı, değişik gri tonları içindeki kartların arasına
yerleştirmiştir. Eğer arılar renkleri ayırt edemiyor ve her şeyi gri tonları
şeklinde görüyorlarsa, o zaman mavi kartı, gri tondaki kartlardan en az birisi
ile karıştıracaklarını, beslenmek için gelen arılar masa üstündeki birden fazla
kartı ziyaret edeceklerini iddia etmiştir. Diğer taraftan, eğer arıların renk
algılaması varsa, diğer kartlardan farklı renkte olduğu için arılar sadece mavi
kartı ziyaret edeceklerini iddia etmiştir. Renk spektrumunun ultraviyole
kısmında bulunan kırmızının katılmaması halinde, arıların renk algılaması
insanların renk algılaması ile kıyaslanabileceğini, bu yüzden, arılar kırmızıyı
siyahtan (renksiz) ayırt edemeyeceğini, fakat beyaz, sarı, mavi ve mor renkleri
ayıt edebileceğini ortaya koymuştur. Bugün artık UV radyasyonunu yansıtan renk
pigmentlerinin, ayırt edilebilir renklerin spektrumunu genişlettiği bilinmekte.
Bunun en anlaşılır örneği de, insanlara aynı sarı tonunda görünen birkaç farklı
çiçeğin, farklı ultraviyole oranlarından dolayı arılara farklı renklere sahip
(çok renkli desenler) olarak görünmesi şeklinde ifade edilebilir.
Yönlendirme Güçleri: Frisch’in bir
arının yönlendirme güçlerini keşfi çok önemlidir. Frisch, arıların üç farklı yöntem
kullanarak, arzulanan pusula yönünü algılayabildikleri keşfetmiştir. Arıların
kullandığı bu üç yöntem, güneş, mavi gökyüzünün polarite çizgileri ve dünyanın
manyetik alanıdır. Arılar, güneşi ana pusula olarak kullanılırken, bulutlu havalar
veya kovanın karanlık içi için diğer yöntemler alternatif oluşturmaktadır.
Polarite Çizgileri: Işık, mavi gökyüzünde,
güneşin konumundan bağımsız ve insan gözü tarafından görülemeyen kısmi polarize
olmuş karakteristik bir desen şeklinde dağılır. Bir birleşik gözün (arı gözü
kastediliyor) içindeki lens ünitelerinin her birinin yapısında bulunan UV
algılayıcısı ve bu ünitelerin her birinin içinde farklı olarak konumlandırılmış
bulunan UV filtresi ile bir arı, polarizasyon desenlerini/çizgilerini
algılayabilir. Çok küçük bir mavi gökyüzü dilimi, bir arının, gün içerisinde
gerçekleşen desen değişikliklerini algılaması için yeterlidir. Bu değişiklik
sadece yön değil aynı zamanda zamanla ilgili de bilgi verir.
Güneşin gün boyu konumlarındaki değişimler: Karl von Frisch,
güneşin gün boyu konumlarındaki değişimlerin, arılara bir yön aracı sağladığını
kanıtlamıştır. Arılar,
bu yeteneği, karanlık bir kovanın içinde güneşin konumundan bilinene kıyasla
günün ilerlemesi hakkında bilgi toplamak için kullanır. Bu, arıların, uzun kıç
dansı esnasında güneşle kıyaslama yapmak zorunda kalmadan daima güncel yön
bilgisi ifade etmelerini mümkün kılar. Bu sadece alternatif yön bilgisi
sağlamaz, aynı zamanda zaman bilgisi sağlar.
İçsel
saat: Arıların, üç farklı senkronizasyonu veya zaman kaydeden mekanizması
olan bir içsel saati vardır. Eğer bir arı, sabah gezintisi esnasında bulunan
bir beslenme kaynağının yönünü bilirse, güneşin konumuna bağlı olarak,
öğlenleyin de, kaynağın yiyecek vereceği zamanda, aynı yeri bulabilir.
Peteğin
yatay yönlendirmesi: Karl von Frisch’e göre, örüm aşamasındaki bir balmumu
tabakasının hizalaması, manyetik alana bağlı olarak, oğulun çıktığı kovanın ki
ile aynı olur.
Dikeyi
hissetme: Peteğin dikey olarak hizalanması, Karl von Frisch tarafından,
arıların, kafalarını, enselerindeki bir dizi algılayıcı hücreyle birlikte bir
sarkaç olarak kullanarak neyin dik olduğunu tanımlayabilme yeteneği olarak
adlandırılmıştır.
Bir
dil olarak dans: Beslenme yerleri hakkındaki bilgi arıdan arıya
aktarılabilir. Buradaki iletişim aracı, iki farklı şekli olan özel bir danstır.
a.)
Yuvarlak dans: “Yuvarlak
dans”, kovanın bulunduğu yörede, 50 ile 100 metre arasında bir
besin kaynağı olduğuna dair bilgi verir. Arılar arasındaki yakın temas
aracılığıyla yiyecek çeşidi (çiçek kokusu) hakkında bilgi paylaşımı olur.
Tarlacı arı, bir çeşit yuvarlak dans
yapmaya başlar. Peteğin bulunduğu kısmında küçük bir daire çizerek dönmeye
başlar, sürekli olarak yön değiştirir. Saat yönünde veya saatin tersi yönünde,
birbirini izleyen, birerli ve ikişerli halkalar şeklinde dönmeye başlar. Bu
dans kovanın en kalabalık yerinde yapılır. Bu dansı, bu kadar ilgi çekici
yapan, dans eden arının onu çevreleyen arıları etkilemesidir; dansçı arının
yanında bulunan diğer arılar onun arkasından, antenlerini uzatmış bir
vaziyette, dansçının abdomenin ucuyla yakın temasta kalmaya çalışarak,
gezinmeye başlar. Bu izleyici arılar dansçı arının her hareketi içinde yer
alırlar, öyle ki dansçının kendisi, çılgın dönüşleri esnasında, bir kuyruklu
yıldız gibi arkasında bir arı kuyruğu taşır.
Sallanma dansı
Sallanma
dansı
b.)
Sallanma dansı ve yorumu: Sallanma
dansı, uzak yiyecek kaynakları hakkında bilgi vermek için kullanılır. Normalde
bunu yapmak için, dansçı arı, kovan içerisinde dik asılı olan çerçeve üzerinde
belli bir mesafe ileri doğru gider, daha
sonra yarım bir daire ile, tekrar dansın başlayacağı, ilk noktaya döner. Düz
doğrultuda, arı kıçını sallar. Düz doğrultunun yönü, yiyecek kaynağının yönünü
bildirir. Çıtanın dikliği ve düz doğrultu arasındaki açı, uçuş yönünün güneş
konumuna olan açısının aynısıdır. Yiyecek kaynağının uzaklığı, dansın hızı ile
bildirilir, diğer bir deyişle, birim zamanda düz doğrultunun tekrar sayısı ile
bildirilir. Diğer arılar, dansçı arıya yakın durarak ve hareketlerini
yorumlayarak bilgiyi alırlar. Ayrıca koku duyuları aracılığıyla yiyecek
kaynağında ne bulunacağı (yiyecek türü, polen, propolis, su) ve kaynağın
özellikleri hakkında bilgi alırlar.
Yön bulma işlevleri o kadar iyidir
ki, arada dağ gibi aşmaları gereken engeller olsa bile, arılar kıç sallama
dansı ile bir yiyecek kaynağını bulabilirler.
Arıların işitme duyusu hakkında ise
Karl von Frisch bu algısal yeteneği tanımlayamamıştır, fakat o günlerde kıç
sallama dansı esnasında titreşimlerin duyulabildiği varsayılmıştır. Bu varsayım
daha sonra Würburg Üniversitesi Biyomerkezi’nden Dr. Jürgen Tautz tarafından
kanıtlanmıştır.
Diğer Çalışmaları
Frisch’in
sonraki çalışmaları, kraliçe arı tarafından yayılan ve kovanın karmaşık sosyal
düzeninin kurulmasını sağlayan feremonları içermiştir. Kovanın dışında,
feremonlar, kraliçe tarafından erkek arıları cezp etmek ve çiftleşmek amacıyla
kullanılır. Kovan içerisinde ise erkekler kokudan etkilenmezler.
Ödüller
- Amerikan Sanat ve Bilimler Akademisi Yabancı Şeref Üyeliği (1952)
- Balzan Ödülü – Biyoloji Dalında (1962)
- Nobel Ödülü – Fizyoloji / Tıp Dalında (1973)
Ayrıca Alman
Zooloji Topluluğu (Deutschen
Zoologischen Gesellschaft, DZG) her iki yılda bir, sıra
dışı zooloji keşiflerine imza atan bilim adamlarına Karl Ritter von Frisch
Madalyası ve Ödülü (€ 10.000)
vermektedir. Bu ödül Almanya’nın en saygın bilim ödülleri arasında yer
almaktadır.
Kaynak:
http://en.wikipedia.org/wiki/Karl_Ritter_von_Frisch